İktidar yalnızca politik bir güç değil aynı zamanda bireylerin günlük yaşamlarındaki ilişkilerin de temel bir parçasıdır. Foucault’ya göre iktidar bireyin davranışlarını biçimlendirir ve özneler üretmektedir. Bu nedenle şunu söyleyebiliriz; bireyin iktidar yapıları içindeki durumu onun toplumsal düzende kendi öznelliğini yaratıp yaratmayacağını belirler.
Özne olma yetisini belirli bir çerçeveye sokan iktidar, bireyin işlevselliğini sınırlayabilir. Bu sınırlama bireyin tamamen edilgen olduğu anlamına gelmez. Birey toplumsal ve bireysel düzeyde kendini var etme kapasitesine sahiptir. Bireyin özne olarak var olabilmesi dışsal yapıların ötesinde bir içsel bilinç sürecini gerektirir. Bu süreçte bireyin psikolojik hazırlığı önemli bir rol oynar.
Kendini bireysel olarak var edebilmek için birey, psikolojik olarak hazırlanmalıdır. Bu hazırlık kolektif bir bilince katkıda bulunabilmek için zorunludur. Çünkü kolektif yapının içinde erimemek kişinin kendini tanımasıyla mümkündür. Eğer birey kendi kimliğini ve bilincini şekillendirmeden bir topluluğun parçası olursa o yapının içinde kaybolur. Dolayısıyla bireyin toplumsal mücadelede etkili olabilmesi için önce kendini var etmesi gerekir.
Bireysel bilinç güçlendikçe birey kolektif yapılar içinde daha etkin bir rol alabilir. Kendini tanımayan birey kolektifin içinde kaybolma riski taşır. Oysa toplumsal değişim ve mücadele bireylerin kendi farkındalıklarıyla mümkün olur. Kolektifin bir parçası olmanın yolu öncelikle bireysel farkındalık ve bilinçle mümkündür.
Bireyin iktidar ve toplumsal yapı karşısındaki yerini belirlemesi onu özgür bir özne yapar. Bu öznelik psikolojik bir hazırlığı gerektirir. Toplumsal yapı içinde bireyin özne olarak var olması yalnızca bireysel bir çaba değil aynı zamanda toplumsal bir dinamikle de bağlantılıdır. Birey kendi kimliğini ve bilincini oluşturdukça toplum içindeki etkisi de artar. Bu durum bireyin kolektif bilinç içinde kaybolmadan kendi varlığını sürdürmesini sağlar. Bireyin özneleşmesi ve toplumsal yapı içinde aktif bir rol alabilmesi için eğitim ve sosyal destek mekanizmalarının önemi büyüktür.
Toplumsal adalet bireylerin kendilerini tanıyıp gerçekleştirmeleriyle sağlanabilir. Birey haklarına dair farkındalık kazanmalı ve toplumsal yapıya etkin şekilde katılmalıdır. Psikolojik olarak hazırlanmış ve bilinçli bir birey kendini tanımlayıp konumlandırarak kolektif bilinçte erimekten kurtulur. Kendini bir yere koyamayan birey toplumsal yapılar içinde kaybolur ve bireyselliğini yitirir. Bireysellik sadece kişinin kimliğini tanımlayan değil aynı zamanda topluma katkı sağlayan bir unsur olmalıdır.
—
Kaynakça
- Foucault, Michel. Disiplin ve Ceza: Hapiste Doğuş. İletişim Yayınları, 2014.
- Foucault, Michel. Cinselliğin Tarihi 1: Hükümranlık ve Cinsellik. İletişim Yayınları, 2018.
- Balibar, Étienne. Eşitlik ve Yurttaşlık. Agora Kitaplığı, 2016.
- Marshall, Thomas H. “Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf.” Sosyal Bilimler Dergisi, 2010.
- Rousseau, Jean-Jacques. Toplum Sözleşmesi. İş Bankası Kültür Yayınları, 2006.