Güney Kore’nin Demokrasi Sınavı:
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol Görevinden Azledildi
Güney Kore’de sıkıyönetim ile başlayan 3 Aralık gecesinden bugüne pek çok şey değişti. 14 Aralık tarihinde yapılan oylamada 204 lehte ve 85 aleyhte oya karşılık üç çekimser ve sekiz geçersiz oy çıktı ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol görevinden azledildi. Yoon, son yaptığı açıklamada sıkıyönetim kararının “demokrasinin çöküşünü engellemek” ve muhalefetin “parlamento diktatörlüğüne” karşı koymak için hukuki bir hamle olduğunu söylemişti. Yoon, cumartesi günü parlamentoda kendisine yönelik yapılacak ikinci görevden alma oylaması öncesinde görevinden istifa etmeyeceğini belirterek, “Sonuna kadar savaşacağım,” demişti, tıpkı tüm demokrat liderler gibi(!).
Ancak muhalefet liderleri boş durmadı. Sıkıyönetim kararını bir isyan olarak değerlendiren muhalefet parlamentosu, önce sıkıyönetime karışan iki polisi görevden aldı (demokratik bir oylama sonucu) ve Başkan Yoon ile yakın çevresinin Güney Kore’yi terk etmeleri yasakladı. Başkan Yoon, siyasi rakiplerinin onu düşürmek için “yanlış kışkırtmalar” (bkz: Dış güçler) yaptığını iddia etti. “Muhalefet tehlikelidir” argümanını tekrarlayarak, bu adımı halkı korumak ve demokrasiyi savunmak için aldığını vurguladı (bkz: İç güçler). Baskılar karşısında eski Savunma Bakanı Kim Yong-hyun, sıkıyönetim kararını açıkladığı için sorumluluk alarak istifa etti ve Salı günü gözaltında intihar girişiminde bulundu.
Bizim için çok sıradan açıklamalar olsa da, Güney Kore halkında karşılık bulmamış olacak ki Başkan Yoon’a karşı büyük protestolar ve grevler düzenlenmeye devam etti ve en nihayetinde görevini bırakmak zorunda kalan Yoon Suk Yeol, “vatana ihanet” ve “görevini kötüye kullanma” suçlarından yargılanmaya başladı. Davanın ilk hazırlık duruşması 27 Aralık’ta yapılacak.

Kripto Tuzağı mı? Aman Dikkat!
Donald Trump’ın oğlu Eric Trump’ın “Bitcoin 1 milyon doları geçecek” açıklamasıyla birlikte, kripto paralarla kısa yoldan zengin olma hayalleri giderek yayılmaya başladı. Ancak, bu hayallerin arkasındaki isimler Trump ve Elon Musk gibi, piyasayı sallayan başat figürler olunca, kriptoya yapılan yatırımların da ne kadar riskli olduğu gözden kaçıyor. Bu alanda dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar var.

Tron ve Ortadoğu
Son dönemde Donald Trump ve iş insanı Steve Witkoff’un Ortadoğu merkezli kripto girişimi “World Liberty Financial” ve Tron platformu ile yaptıkları iş birliği, büyük bir dikkat çekti.
Tron platformu, Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerinin finansmanında kullanıldığı biliniyor. Kripto para yasa dışı faaliyetlerle ilişkilendirilirse küresel regülatörlerin müdahalesini hızlandırabilir. Kripto para piyasasına yönelik daha sıkı düzenlemeler, yatırımcıların güvenini sarsarak piyasanın dibe vurmasına sebep olabilir. Yatırımcıların, “kısa yoldan zengin olma” hayaliyle hareket etmeleri, bu alanda büyük kayıplara yol açabilir. Dünya bu denli karışıkken kimsenin size hayal satmasına lütfen izin vermeyin.
Yönetmen Şerif Gören Son Yolculuğuna Uğurlandı
Türk sinemasının önemli isimlerinden, usta yönetmen Şerif Gören 8 Aralık’ta hayata gözlerini yumdu. Birbirinden unutulmaz yapımların yönetmeni olan Gören için Atlas Sineması’nda bir tören düzenlendi. Beraber çalıştığı yol arkadaşları törende üzüntülerini dile getirdiler. Gören’in cenazesi Kozlu Mezarlığı’na defnedildi.

‘Yol’ ve ‘Sürü’ gibi yapımlarla büyük beğeni toplayıp hafızalara kazınan Şerif Gören Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazanmuştı. Gören’in hatırasını saygıyla anıyoruz.
Bir Mor ve Ötesi Müzikali: ARAF
Müzikale Yeni Bir Bakış Açısı
BKM’nin hazırladığı, proje tasarımı ve yönetmenliğini Ömer Fırat Köker’in üstlendiği “Bir mor ve ötesi Müzikali: ARAF”, Maximum Uniq Hall’de düzenlenen gala ile sahneye çıktı. Reha Özcan, Canan Ergüder, Beyti Engin, Baran Bölükbaşı ve Şifanur Gül’ün başrolünde yer aldığı müzikalde, ünlü “mor ve ötesi” grubunun şarkıları, orkestra eşliğinde seslendirildi.

Hamlet ile birleşen müzikal, izleyicileri zaman tünelinde bir yolculuğa çıkararak Türkiye’deki müzikal örneklerine yenilikçi bir bakış açısı sunmayı hedefliyor.
Ölüm Yıldönümünde Oğuz Atay’a Saygı Duruşu
Oğuz Atay, Türkiye’ye çok önemli eserler bırakmış ve değeri zaman içerisinde daha iyi anlaşılan büyük bir yazardır. Oğuz Atay’ın hayatı oldukça zorlu geçmiştir. İşte, Oğuz Atay’ın yolculuğu…

Tutunamayanlar’da ağaca çarptığı için ağaçtan özür dileyen Selim’i hatırlarsınız. Oğuz Atay’ın çocukluğu aynı Selim gibi geçmiştir. Duygusal bir çocuk olan Atay, küçük yaşlardan itibaren resimle ilgilenmiş, karikatürler hazırlamıştır. Ancak ailesi, onun gerçek bir meslek sahibi olmasını istemiş ve Oğuz Atay, ailesinin isteği üzerine inşaat mühendisi olmuştur.
Kitaplarında sıkça işlediği Doğulu-Batılı, geleneksel-modern çatışmasının önemli bir kaynağı ise büyük aşkı Sevin Seydi olmuştur. Oğuz Atay, Londra’da eğitim alan entelektüel bir ressam olan Sevin Seydi’ye aşık olmuş ve yazı hayatı bu aşkla şekillenmeye başlamıştır. Atay, büyük eseri Tutunamayanlar’ı yazarken Sevin Seydi de eserin İngilizceye çevirisini yapmış ve kitabın kapağını tasarlamıştır.
Oğuz Atay, Tutunamayanlar’da, tüm arkadaşlarını küçük burjuva akımına kaptırmış ve bu yüzden yalnız kalmış Selim’in hikayesini, hem hüzünlü hem de esprili bir şekilde anlatmayı başarmıştır. Ancak postmodernizmin baş temsilcisi olarak gösterilen bu kitap, yayınevleri tarafından “Bunu halk nasıl anlasın?”, “Çok uzun bu kitap canım!” gibi sözlerle reddedilmiştir. Bunun üzerine Oğuz Atay, dostu Cevat Çapan’dan TRT Roman Ödülü jürisinin Tutunamayanlar’ı gerçekten okumasını ve ona göre karar vermesini ister.Ancak, Atay asla kayırmayla ödül kazanmak istemediğini özellikle belirtir. Jüriyi ikiye bölen Tutunamayanlar, 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazanmış ve bu ödül kitabın basılmasını sağlar.
Oğuz Atay’ın “Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum” sözleri, en azından kitabının anlaşılmasıyla sonuçlanır. Tutunamayanlar 1997 yılında UNESCO tarafından 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı’nın En Seçkin Eseri olarak seçilir.
Atay, Tutunamayanlar’ın ardından, en buhranlı döneminde Tehlikeli Oyunlar’ı kaleme almış ve bu kitap da büyük bir başarı kazanmıştır.
Oğuz Atay’ın ‘Sırrını’ Çalan Hayranı Kim?
Beyin tümörü teşhisi konulan Oğuz Atay, bir gece evinde arkadaşlarıyla otururken banyoya gitmiş ve orada hayata gözlerini yummuştur. Oğuz Atay’ın, herkesten sakladığı bir günlüğü varmış. Söylentilere göre, hayranlarının sıkça ziyaret ettiği evine biri tırmanarak girmiş ve Atay’ın günlüğünü almış. Daha iyi niyetli bir diğer açıklamaya göre ise, Atay’ın öldüğü gece günlük evdeki biri tarafından alınmıştır.

Yedi yıl sonra, bulunan Günlük İletişim Yayınları tarafından okurlara sunulmuştur. Günlüğün ilk bölümleri, Atay’ın büyük aşkı Sevin Seydi’yi kaybetmekten duyduğu acılarla bezeli iken, ilerleyen bölümlerde Türkiye’nin siyasi ve kültürel portresi çıkarılmış ve yazar, kendiyle dertleşmiştir.
13 Aralık 1977 tarihinde hayata gözlerini yuman Oğuz Atay’ı, ölüm yıldönümünde sevgiyle anıyoruz.