Başkaca Genel Sanat

Toplumu Tuvale Yansıtan Ressamlar: Yeniler Grubu

Written by Ömer Turgut

Ülkemizde toplumcu gerçekçilik sanat anlayışı önemli bir birikime sahiptir. Bu birikim sanatın çeşitli dallarında olduğu gibi resim sanatında da kendini göstermiştir. Bu çalışmada inceleyeceğimiz “Yeniler”,  toplumcu gerçekçi tarzıyla sanat alanında bir kilometre taşı olan gruplardan biridir.

Toplumcu düşünen yazarlarımızın ve ressamlarımızın işledikleri konuların toplumsal ve tarihsel gerçekliği yansıtmakta önemli bir işlev gördüğünü söyleyebiliriz. Resimleriyle bu yansıtmaya katılan Yeniler, sanatın toplumsal gerçeklik ile bağının kuvvetlenmesinde önceki ve sonraki ressamlara bir örnek oluşturabilmiştir.

Bu çalışmada Yeniler Grubu’nun oluşum sürecini, gelişimini ve içindeki ressamları inceledikten sonra ülkemiz sanat tarihindeki yeri ve değeriyle sonuçlandıracağız.

19’uncu yüzyılın sonlarına doğru kurulan İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, 1937 yılında Burhan Toprak’ın müdürlüğünde eğitim kadrosunu genişlemeye götürmüştür. Eğitim kadrosundaki bu değişim ile beraber, Akademinin eğitim ve öğretim yöntemlerinin yenilenmesi hedeflenmiştir. Buna bağlı olarak da Avrupa’da bulunan ünlü sanatçılara davetler gönderilmiş ve Akademideki bölümlerin başlarına geçirilmişlerdir. (Berk & Gezer, 1973: 68)

Resim bölümü için Türkiye’ye çağırılan Leopold Levy, Fransa’nın güney kısımlarını başarıyla tuvale aktardığı için özellikle Fransa’da zamanında çok tanınan bir açık hava ressamıdır. Ülkemizde de 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde bölüm başkanlığı görevini üstlenen Levy, Berk ve Gezer’in aktarımına göre, akademik bir ressam olmamak, epeyi açık bir görüşe, çağa uygun bir işçiliğe sahip olmakla beraber, modern resmin çoğu eğilimini reddeden, bu eğilimlerin gelip geçici olduklarını savunan bir hocadır. Ayrıca Levy, öğrencilerini dürüst, temiz, içten bir çalışmaya götüren, tabiatı duyguyla ve akıllıca yorumlandıran bir hocadır. Levy’nin bu özellikleri ve Avrupa’daki ünü onu takip eden birçok öğrencisinin olmasıyla sonuçlanmıştır. (Berk & Gezer, 1973: 69)

Levy’nin resim eğitimine olan yaklaşımı ve öğrencilerine gösterdiği yol birkaç yıl içerisinde onun atölyesinden ülkemiz resim sanatına damga vuran bir grubun çıkmasına vesile olmuştur. ‘‘ Yeniler Grubu’’ adı altında toplanan genç ressamlar, özellikle dönemin şartları ve onlardan önceki ‘‘D Grubu’’nun topluma olan uzaklığına karşın çok radikal bir çizgideydiler. Yeniler’e göre sanat, özellikle de resim, Berk ve Gezer’in (69) aktarımına göre, toplumun sorunlarıyla yakından ilgilenmeli, yaşantısını yansıtmalı, halkın günlük çalışmalarının olduğu kadar sevinç ve dertlerinin aynası olmalıdır.

Yeniler Grubu’nun kurulmasını sağlayacak Akademi’nin salonunda yapılan sergi için Avni Arbaş şunları söyler: ‘‘ Benim de katıldığım 1940’da açılan birinci sergidir. Yeniler, oturup sadece elma, armut resmi yapmak istemiyorlardı. Etrafımızda olup bitenlere daha yakından, daha dikkatle bakalım, içinde yaşadığımız hayatı, çevreyi resmedelim diyorlardı. Bir realizm getirmek, sokağa, topluma açılmak…’’(Tanaltay, 1989: 65)

(Nuri İyem, Göç)

Yeniler Grubu’nun isminin nasıl ortaya çıktığını, grubun fikir altyapısını grubun üyelerinden olan Ferruh Başağa şöyle anlatır: ‘‘Biz toplumla resim sanatını birleştirme çabasını güttük. Liman sergilerinde de, daha sonraki sergilerde de, bu tamamen ortaya konuldu. Bu görüş, o zamanki deyimle, Türkiye’de resim sanatı içinde yeni bir noktaydı. Yeniler, adını buradan aldı.’’(Tanaltay, 1987: 28)

Yeniler Grubu’nu kuran genç sanatçılar, sanat görüşleri bakımından ortak bir perspektife sahiplerdi. Bu perspektif, sanatın özellikle onların dalı olan resmin toplumun sorunlarıyla ilgili olması gerektiğiydi. Yeniler Grubu, bir nevi kendilerinden önce 1933 yılında kurulmuş ‘‘D Grubu’nun’’ biçimciliği ve toplumu görmemezlikten gelen tavrına karşı doğmuştur. Amaçları da o dönem toplumsal gerçekliği göz ardı eden batı etkisine kapılmış sanatı toplumsal konulara duyarlı bir hale getirmek olmuştur. Bu bağlamda ilk sergilerini 1940’ın mart ayında açmışlardır. Bu serginin genel konusu İstanbul limanları olmuştur. Limanlarla birlikte insanın doğayla birlikteliği, çeşitli yaşam manzaraları gerçekçi bir üslupla tuvallere yansıtılmıştır.

(Yusuf Karaçay, Liman Afişi, 1941)

Yeniler, İstanbul’da ilk sergileri olan ‘Liman’ sergisinden sonra dağılışlarına kadar onun üzerinde sergi açmışlardır. Bu geçen süre zarfında gruba gelen yeni üyeler ve giden üyeler olur. Grubun özellikle ilk 3 sergisi Türkiye’nin sanat tarihine toplumcu ve gerçekçi önemli bir katkı bırakır. Yenilerin açıldığı dönemlerde toplumcu gerçekçi tarzın diğer sanat dallarında da etkisini göstermesiyle beraber dönemin yöneticileri bu etkiyi kontrol altına almak isterler. Böylece Yeniler de toplum sorunlarına değinme amaçlarından yavaş yavaş sapmaya başlarlar ve en sonunda grup üyelerinin Türk Ressam Ve Heykeltıraşlar Birliği’ne katılmalarıyla beraber Yeniler Grubu dağılır. (Bender, 1998: 19)

(İşçiler, Nuri İyem)

Yeniler Grubu’nun Belli Başlı Temsilcileri

Nuri İyem (1915-2005)

Nuri İyem, İstanbul’da doğmuş fakat babasının memuriyeti nedeniyle çocukluk yılları Güneydoğu’da geçmiştir. Oranın coğrafyası ve yaşantısından çok etkilenir ve resme olan ilgisi de buradayken başlar. 1929 yılında İstanbul’a gelir, burada lise eğitimi sırasında okulu bırakıp, 1933 yılında Güzel Sanatlar Akademisine girer. Leopold Levy’den dersler alan İyem, 1937 yılında Akademiyi birincilikle bitirir.

Toplumcu-gerçekçi sanat anlayışına sahip olan İyem, daha sonraki yıllarda ortak düşünceleri olan arkadaşlarıyla bir araya gelip Yeniler Grubu’nu kurarlar. Zamanla resim anlayışında değişimler geçiren sanatçı 1950’li yıllarda soyut bir anlayışa yönelirken 1960’lı yılların sonuna doğru soyut anlayışı terk edip eski anlayışına geri dönmüştür. (Bender, 1998: 53-59)

(Sıradan Sevdalılar, Nuri İyem)

Avni Arbaş (1919-2003)

İstanbul’da doğan Arbaş, eğitim olarak resim üzerine yönelmeyip, ortaöğretimi için Galatasaray Lisesine başlar. Burada eğitimi sürerken içindeki resim tutkusuna kapılıp liseden ayrılır ve Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmeye karar verir. Orada önce Çallı atölyesi daha sonra da Leopold Levy’nin atölyesinde çalışmaya başlar. Levy’nin atölyesinde tanıştığı arkadaşları ile beraber Yeniler Grubu’nu kurar fakat daha sonra 1946 yılında bir burs kazanıp, Fransa’ya gider. Paris’te uzun yıllar kaldıktan sonra 1970 yılında ülkeye tekrar geri döner ve burada 2003 yılına kadar resim hayatına devam eder.(Bender, 1998: 29)

(Lüleburgaz, Avni Arbaş, 1943)

Ferruh Başağa (1914-2010)

Ferruh Başağa İstanbul’da dünyaya gelir. Daha sonra annesiyle beraber Bosna’ya gider. Orada Sarajeve Teknik Okulu’nu bitirir ve İstanbul’a dönerek bir süre Beşiktaş’ta kurulan uçak fabrikasında çalışır. Burada çalıştıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümüne kaydını yaptırır ve 1940 yılında birincilikle mezun olur. Buradayken önce Nazmi Ziya Güran atölyesinde, daha sonra Leopold Levy’nin atölyesinde resim eğitimi alır ve buradan tanıştığı arkadaşlarıyla beraber Yeniler Grubu’nu kurarlar. Daha sonraki hayatında soyut resme yönelir ve ömrünü atölyesinde çalışmalarıyla geçirir. (Bender, 1998: 36-41)

(Ferruh Başağa, Konya Mecidiye Hanı, 1945)

 Nejad Melih Devrim (1923-1995)

1923 yılında İstanbul’da doğan Nejad Devrim, 1940 yılında Galatasaray Lisesi’ne girer ve bu dönemde resim yapmaya başlar. 1941 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne katılır. Burada Leopold Levy’nin öğrenciliğini yaparken, Yeniler’e katılır. Öğrenci olduğu bu dönemde Ayasofya’nın mozaiklerini ve eski yazı sanatını inceler. Daha sonra Bizans mozaikleri ve hat sanatlarına merak salıp, o kısımlarda da çalışmalar yapar.

Devrim, Akademiyi bitirdikten hemen sonra 1946 yılında Paris’e gider. Paris’e gitmesi Yeniler Grubu ile olan bağını bitirir. Burada kendisini kabul ettirip, sanatını yaşamı boyunca ülke dışında çeşitli yerlerde sürdürür. (Bender, 1998: 49)

(Nejat Melih Devrim)

Turgut Atalay (1918-2004)

Konya doğumlu olan Turgut Atalay, lise eğitimine İstanbul Erkek Lisesi’nde devam ederken resim tutkusu ağır basmış ve liseyi yarım bırakıp, Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçmiştir. Burada Leopold Levy’den eğitim görmüş ve daha sonra buradan tanıştığı arkadaşlarıyla Yeniler Grubu’nu kurmuşlardır. Turgut Atalay da diğer arkadaşları gibi toplumcu-gerçekçi bir anlayışla resimlerini yapmıştır. Atalay’ın resimden farklı bir yönü ise aldığı müzik eğitimidir. Ayrıca bunların yanında daha sonra uzun yıllar tiyatro dekoratörlüğü yapmıştır. (Bender, 1998: 70-72)

(Turgut Atalay, Balıkçılar, 1940)

 Genel olarak baktığımızda, ülkemiz resminde toplumcu-gerçekçi anlayışı benimseyen ilk grup Yeniler Grubu’dur diyebiliriz. Yeniler Grubu yaptıkları resimlerde o dönem halkının sıkıntılarını, günlük hayatlarını yani toplumsal gerçekliği göstermeye çalışmışlardır. Yeniler Grubu’nun bu toplumcu yönünün oluşmasında, Leopold Levy’nin de etkisi büyüktür. Levy, öğrencilerine toplumla kucaklaşmaları, toplumla iç içe olmaları anlayışını aşılamıştır diyebiliriz. Öğrencileri de atölyelerde resim yapmak yerine sokağa inmiş, halka karışmış günlük manzaraları resmetmişlerdir.

Yeniler ilk sergilerinin resimlerini yapmak için İstanbul sokaklarına inmiş, kahvehaneleri, limanları, gecekonduları gezmiş ve halkın günlük yaşamını resmetmişlerdir. Ayrıca bu resimleri yaparken model olarak kullandıkları insanları da ilk sergilerine davet etmişlerdir. Buradan da görüleceği gibi resim sanatını, halk ile bütünleştirme gibi bir amaçları vardır. Halkın resimden uzaklaşmasını istememişlerdir. Kendilerinden önceki D Grubu’nu halktan uzak olmaları gerekçesiyle eleştirmiş, onların aksine halkın tebessümlerini, acılarını ya da içinde bulundukları durumları eleştirel bir bakış açısıyla ele almışlar ve toplum için sanat anlayışını benimsemişlerdir.

Yeniler Grubu’nun benimsediği halkçı anlayış dönemin otoritelerine ters düşmüş olacak ki devletten ne bir burs, yardım ya da koruyucu bir tavır görmüşlerdir. Bundan dolayı hayatlarını sürdürebilmek için yaptıkları resimler dışında bazıları, ek işlere ve başka disiplinlere yönelmiş, bazıları da yurt dışına çıkmıştır.

Sonuç olarak Yeniler, sanatın toplumsal sorunları ya da gerçekliği aktarmada önemli bir işleve sahip olduğunu düşündükleri için yaptıkları çalışmalar sayesinde dönemin sorunları ve gerçekliği hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Onların ilke edindikleri bu perspektif ülkemiz resminde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca sanata olan bu yaklaşımları kendilerinden sonra da bu yolda yürümek isteyenler için bir çerçeve sunmuştur. Fakat günümüz sanatına bakıldığında Yeniler’in aksine artık içeriğin önemli olmadığını görüyoruz. Ürünü yapan kişi toplumda sanatçı olarak tanınıyorsa, üretiminin içeriği tamamen göz ardı ediliyor. Bu konuya örnek olarak İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın koli bandıyla duvara yapıştırdığı ‘Komedyen’ isimli muz çalışmasını gösterebiliriz. Cattelan’ın bu çalışması, aslında postmodern sanat anlayışına bir eleştiri niteliğindedir. Yani Cattelan’ın sanatçı olarak bilinmesi o muzun bir sanat eserinden tamamen uzak olmasına rağmen, sanat eseri olarak görülüp 120 bin dolara satılmasını sağlamıştır. Günümüz sanat anlayışının gerçekçilikten ve toplumdan uzak bir yerde konumlanmasına karşı Yeniler Grubu ve anlayışı, sanata ve sanatçıya bir çağrı niteliğini ve güncelliğini korumaktadır.

KAYNAKÇA

Bender, Merih (1998), Yeniler Grubu Ressamlarının Resimlerindeki İnsan-Doğa İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Denizli.

Berk, Nurullah & GEZER, Hüseyin (1973), 50 Yılın Türk Resim Ve Heykeli, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Tanaltay, Erdoğan (1987), ‘‘Ferruh Başağa İle Bir Gün’’, Sanat Çevresi sayı:110. Aktaran: BENDER, Merih (1998), Yeniler Grubu Ressamlarının Resimlerindeki İnsan-Doğa İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Denizli.

Tanaltay, Erdoğan (1989), Sanat Ustalarıyla Bir Gün, Kültür Ve Sanat Yayınları:4,  İstanbul. Aktaran: BENDER, Merih (1998), Yeniler Grubu Ressamlarının Resimlerindeki İnsan-Doğa İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Denizli.

 

Yazar Hakkında

Ömer Turgut