Fikir Genel

Frankfurt Okulu ve Kültür Endüstrisi

Written by Ömer Turgut

Hazırlayan: Ömer Turgut

Frankfurt Okulu 3 Şubat 1923’te Almanya’nın Frankfurt kentinde Toplumsal Araştırma Enstitüsü olarak Felix Weil ve arkadaşları tarafından kurulmuştur (Bottomore, 2016: 11). Özellikle 1. Dünya Savaşından sonra Batı Avrupa’daki işçi sınıfı hareketinin kapitalizme karşı zayıf kaldığını gören Felix Weil, Batı Avrupa Marksizm’ine ilgiyi arttırmak istemiştir. Bu isteği de Enstitü’yü oluşturmadaki temel amaçlarından biri haline gelmiştir. Toplumsal Araştırma Enstitüsü kuramcılarının ortak ilgi alanları arasında sınıfsız bir toplumun nasıl sağlanacağı, insan özgürlüğü, insan özgürlüğünün modern dünyada nasıl sınırlandırıldığı,doğa ve insan ilişkisi  gibi konular yer almaktadır. Enstitü kuramcıları adil ve sınıfsız bir toplum oluşturmak için toplumun eksiklik ve rahatsızlıklarını belirlemeye çalışmışlardır. Daha sonra bu eksiklik ve rahatsızlıklardan yola çıkarak hedefledikleri adil ve sınıfsız toplum için gerekli toplumsal değişmelerin doğasını anlamayı amaçlamışlardır. Enstitü, 1960’lı yıllarda Frankfurt Okulu adıyla anılmaya başlanmıştır ama bu isim Enstitü üyeleri tarafından değil başkalarının onlara bu şekilde hitap etmesiyle ortaya çıkmıştır. Okul üyeleri kendi oluşumlarına literatürde de yaygın olarak kullanılan eleştirel teori ya da eleştirel kuram adlandırmalarını uygun görmüşlerdir fakat Frankfurt Okulu terimine de karşı çıkmamışlardır.  Okulun önemli üyeleri arasında sayabileceğimiz isimler şöyledir; Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Marcuse, Jürgen Habermas.

Frankfurt Okulu’nun ilerleyişini dört ayrı dönem içerisinde görmek mümkündür. İlk döneminde (1923-1933 yılları) yönetici olarak Albert Gerlach atanır. Gerlach atandıktan sonra Marksizm ve eleştirel teoriler üzerine dersler vereceğini söylemiş fakat bu dersleri veremeden kısa süre içinde ölmüştür. Bu ani ölümden sonra müdürlüğe Carl Grünberg atanır. Grünberg yönetici olunca Enstitü’yü Marksizm’e göre biçimlendirmeye çalışır ve açılış konuşmasında da Enstitü’nün program, içerik ve teorik temelinin Marksizm olacağını açıkça dile getirir (Kızılçelik, 2013: 43).

İkinci dönem, Max Horkheimer’in Enstitü başkanlığına gelmesinden sonraki 1933-1950 arasındaki dönemdir. Bu dönem, Almanya’da Hitler faşizminin boy göstermesiyle oluşan Okul ve üyelerinin içinde bulunduğu tehlike durumu Enstitü üyelerinin büyük bir çoğunluğunun Amerika’ya gitmesine neden olmuş ve çalışmalarını oradan yürütme mecburiyetine itmiştir. Enstitü’de bu dönem Horkheimer’in yöneticiliğinde felsefeye yönelim başlamıştır. Bu yönelim sonucunda 1932’de Herbert Marcuse ve 1938’de Theodor W. Adorno Enstitü’ye dahil olmuşlardır. Bu iki önemli ismin katılımlarıyla beraber Enstitü daha güçlü bir hal almıştır (Bottomore, 1989: 10).

1950-1970 arasındaki dönem ise üçüncü dönemdir. Bu dönem Enstitü Frankfurt’a geri döner ve artık esas fikirlerini açıkça metinlerinde belirtmeye başlarlar. Bu dönemde okul büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle 1956’dan sonra, yeni sosyal hareketlerin ortaya çıkışıyla birlikte iyice sesini duyurmaya başlar. Sonra 1960’lı yıllarda radikal öğrenci hareketlerinin hızlıca artması ve büyümesiyle okul zirveye ulaşır (Bottomore, 1989: 10).

1970 sonrası dönem ise Adorno ve Herkheimer’in ölümleriyle beraber Okulun son dönemi olmuştur. Bu son dönemde Okul, temeli olan Marksizm’den iyice kopmuş ve Jay’in (Jay,1989: 289) deyimiyle “Marksizm’in dalları arasında sayılma hakkına ihanet etmiş”dir. (Bottomore, 1989:11)

Kültür Endüstrisi

    Frankfurt Okulu’nun kültür endüstrisi kavramı, kapitalist sistemin süregeldiği toplumlarda kültür ve sanat kavramlarının kitlesel üretimi ve tüketimiyle birlikte bu kavramların adeta birer meta haline dönüştürülmesi anlamına gelmektedir. Tabii kültür ve sanatın böyle metalaşması veya tekdüzeleşmesinin sonucunda toplumsal yaşamı oluşturan bireylerin standartlaşması kaçınılmaz olacaktır. Fakat içinde bulunduğumuz kapitalist düzende kişiler, bu kültür endüstrisi ürünlerini sanki kendi özgür tercihleriymiş gibi tüketmeye devam edecektir ama aslında ortada bir özgürlük yoktur. Sistemin dayattığı bir özgürlük yanılsaması vardır (Adorno, 2009: 112-113).

Adorno ve Horkheimer kültür endüstrisi kavramını ilk defa Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserlerinde kitle kültürü kavramı yerine kullanırlar. Yapılan bu seçim ve değişikliğin nedeni de kitle kültürü kavramının onların vermek istedikleri anlamla çelişmesidir. Şöyle ki;  kitle kültürü kavramı daha çok kitlelerden kendiliğinden doğmuş bir kültür anlamını çağrıştırmaktadır fakat onların kastettikleri kültür, kitlelere sonradan dayatılan, baskılanan bir meta haline getirilmiş olan kültürdür.  Adorno kendi sözleriyle, “kitle kültürü” ifadesi yerine neden “kültür endüstrisi” ifadesini tercih ettiğini şöyle açıklamaktadır:

“Kültür endüstrisi ifadesi ilk kez ‘Aydınlanmanın Diyalektiği’ (1944) kitabında kullanılmıştır. Müsveddelerimizde kitle kültüründen söz ediliyordu. Burada, kitlenin içinden adeta kendiliğinden yükselen bir kültür, halk sanatının günümüzdeki bir biçimi söz konusuymuş gibi konuyu savunanların hoşuna gidecek bir yorumu en baştan olanaksızlaştırmak için ‘kitle kültürü’ ifadesini ‘kültür endüstrisi’ ile değiştirdik. Kültür endüstrisi öyle bir kültürden son derece farklıdır” (Adorno, “Kültür Endüstrisine Genel Bir Bakış” 1963/Tr. 2007, 109).

Sonuç olarak Frankfurt Okulu’nun kültür endüstrisi kavramı, toplumun en önemli unsurlarından olan kültürün tıpkı bir maddi eşya gibi ekonomik amaçlı endüstriyel bir objeye dönüştüğü gerçeğini gözler önüne sermiştir. Asıl problem olarak görülen bir şey de bu sistemdeki bireyin seçim yaparken kendini özgür sanıp aslında yaptığı o seçimleri de sistemin ona sunduğunun farkında olmamasıdır.

“Kendi kusursuz vicdanı bile yardım edemiyor kültür endüstrisine. Onu yöneten tin o kadar nesnelleşmiştir ki, kendi öznelerinin yüzüne bir tokat gibi inmektedir; onun araçları olan bu özneler de artık her şeyi bildikleri için daha çekimser davranmakta ve yol açtıkları pislikle kendi aralarına bir mesafe koymaya çabalamaktadırlar.” (Theodor W. Adorno)

 

KAYNAKÇA

Bottomore, T. (1989). Frankfurt Okulu. A. Çiğdem (Çev.). İstanbul.

Bottomore, T. (2016). Frankfurt Okulu ve Eleştirisi. (Çev. Ü. H. Yolsal), Say Yayınları, İstanbul.

Kızılçelik, S. (2013). Frankfurt Okulu. Anı Yayınları, Ankara.

Jay, M. (1989). Diyalektik imgelem. Ü. Oskay (Çev.). İstanbul.

Adorno, T. (1963). Kültür Endüstrisi – Kültür Yönetimi. İletişim yayınları, İstanbul.

Adorno, T. (2009). Kültür endüstrisi (Çev. N. Ülner & M. Tüzel & E. Gen). İstanbul: İletişim Yayınları.

Yazar Hakkında

Ömer Turgut